
TEOMAN SÜDOR – “BAŞLANGICA YOLCULUK”
Ressam Teoman Südor Galeri Diani’de 22 Kasım-13 Aralık 2014 tarihleri arasında, 1998-2014 yıllarında ürettiği yapıtlardan bir seçki sunmaktadır. “Başlangıca Yolculuk” adını verdiği bu sergide, 16 yıl içinde birkaç kez irdelediği yaşamın ve insanın başlangıcına dair yaratılış mitlerini izleyenleriyle paylaşıyor.
Teoman Südor’un resimlerinden yola çıkarak, birçok ortak payda sıralamak mümkündür. Bunların arasında biçimsel olarak öne çıkmakta olan ışığın kullanımı, karakteristik Teoman Südor imzasıdır. Eleştirmen Cadoresi(1), Teoman Südor’u ‘Işınların Efendisi’ olarak adlandırmayı yeğlemiştir. Ressamın yapıtlarını izlerken veya incelerken, eleştirmenin belirgin yakıştırmasının peşinden yürümek gerektiğine inanıyorum. Sebebi ise, ışığın parlatarak öne çıkardığı ve gölgeleyerek geri planda tuttuğu nesneler arasındaki diyalektik kurgu, resimlerinin her birine farklı görsel derinlik katmasındandır.
Genellikle, Teoman Südor’un ışınları, gerçeklikten uzak görünür; tuvalin arkasındaki bir kaynaktan yayılan ve tuvaldaki bir yırtıktan resmi kısmi aydınlatmaya yönelmiş gibidir. Bu aşamada klasik manyerizmden ziyade, resmin bütünselliğine ait manyeristik bir tarz görünmektedir. Kısmi aydınlatmanın vurguladıkları, canlılık, insanilik üzerinedir. Işığın değdiği yerlerde bulunan canlılar çoğunlukla insana ait söylencelerden –efsane, halk öyküleri ve mitolijiden- özünü almaktadır. Gölgelerin arasındakiler ise, genellikle dağları, yolları, denizleri, bulutları ile koca doğanın içinden görünebilen olarak sıyrılanlardır. Südor’un resimlerindeki ışık uzaktan uzatılan bir eldir, insanın umududur. Ve ayrıca, bilinmezliğin derinliğindeki, insanın doğayla bütünleştirebildiği güvenidir. Bütün bunların yanı sıra, şunu vurgulamak gerekir ki, Teoman Südor bir insan olarak, akışın dışında kalarak gözlemleyen ve detaylarla ilgilenen bir karaktere sahiptir. Bu özelliğinin resimlere apaçık yansıdığı yer, ışığın kah parlattığı kah örselediği detaylarla betimlenen canlılar ve nesnelerdir. Resimlerindeki söz konusu detaylar, insanı kendi varlığından veya kendi saçabildiği ışıktan daha geniş bir alanı sorgulamaya çağırmaktadır. Teoman Südor’un resimlerini, insanın yaratabildiği sevgiye ve doğanın yüceliğiyle bütünleşen Yaradan’a dair bir kutsama olarak her zaman algılamışımdır.
Teoman Südor’un resimleri 2012 yılından beri yeni bir algıya ve dolayısıyla yeni bir tada doğru seyretmektedir. Artık, ışık resmin bir yerinden yırtılan kapıdan süzülmek yerine resmin bütününe seğirtmiştir. Her ne kadar resme yayılan aydınlık ard planda kalan nesneleri daha yakınlaştırsa da, gece lambasının solukluğunda görüyormuşçasına bu sefer dağlar denizler bulutlar birbirlerine sirayet etmektedirler. Coğrafi yapıların sınırlarındaki renkler diğerine doğru taşmaktadır. Dağlardan ve vadilerden bir yol gibi gelen sarı kahverengi akıntılar denizin içine ulaşmaktadır. Ufuk çizgisinde deniz ile gökyüzü tokalaşmaktadır. Benzer geçişler, deniz ile gökyüzü, gökyüzüyle kara arasında da bulunmaktadır. Ressamın, kat kat fırçalayarak oluşturduğu bu etki sayesinde bazen, resmin neresinde olduğunuza dair algı da kaymaların olması mümkündür. Öyle ki, resim izleyicisi resme deniz yüzeyinin üstünden bakarken, aynı zamanda denizin dibinden de bakıyormuş hissi uyanabilmektedir. Dağlar denizdeki kayalara dönüşebilmektedir. Deniz canlıları denizden uzanarak bizimle birlikte olmaya gönül atmaktadır veya denizin dibine batan yalnızlığımızı bozmak istemektedirler. “Tufan” resminde, saldaki balıklar ile birlikte dalgaların üzerinde duran adamda hem dalgaların sertliğinde tutunmaya çabalayan adamı hem de suda yüzeye çıkmak üzere kendini bırakan adamın rahatlayan duruşunu görmek mümkün olabilmektedir. Ressam bu sayede izleyicisine sular ile sarmalanan bir aura yaratmakta ve doğanın uzattığı ele insanın uzanışını sergilemektedir.
Yeni döneminde, Teoman Südor detay ve bütün ile birlikte sunduğu ikili duruşu hala sürdürmekte, ancak bu sefer renklerin birbiri içine geçerek oluşturduğu yalın dünyasında sunmaktadır. Bununla birlikte Südor’un son dönem yapıtlarında rahat bir sunum ve dinginlik sergilenmektedir. Südor’un ustaca sergilediği bu yapı, insanın kendini arayışının ve insanın kendi doğasını sorgulayışının resme döndüğü andır.
- “Laboratorio d,Arte Sergi Kataloğu”, Domenico Cerroni Cadoresi, Udine, 1990.
Yorum Yap